Bir şarkın da kötü olsun be, diye dinlenmeye başlanır Teoman bir süre sonra.
Hissettire hissettire söyler şarkısını.
Ama Teoman'ı şarkılardan çok kadınlara yakıştıştırırsınız. Çapkınlıklarıyla hatırlarsınız. Ben, bir de bunu okuyun Teoman'ı yeniden şekillendirin kafanızda, derim:
bir çocuk iki yaşındayken babası
ölmüşse , onunla ilgili anıları
varlığıyla değil, yokluğuyla
ilgili oluyor.
yine de iki tane anı parçacığı
kalmış bende. birinde ben
gece yarısı uyanmışım, sen
koşup kucağına alıyorsun beni;
diğerindeyse salonda hazırlanmış
bir yatakta bitkin yatıyor ve sürekli
öksürüyorsun. ikişer saniyelik iki
hatıra.
anı niyetine kalan bir kaç kitap var yine de. ve
bir de; almaya başladığın meydan
larousse fasikülleri. büyüyünce çok işime
yarayacağını söylemişsin anneme.
senden sonra biz biriktirdik, 12 cilt oldular.
evde bıraktığın hüzün, senin
nasıl biri olduğunu sormaktan
alakoyduğu için beni, ben de onları okudum
ilkokula başlar başlamaz. bergman’ın
”yedinci mühür”ü, goethe’nin “faust” u, senin
yüzünden yedi yaşımda girdiler
hayatıma. anladığımı
sanmıyorum o yaşta, ama amaç seni
tanımaktı nasılsa.
bir de resimlerine baktım hep. şimdi benim
boylarımda-aynı boydaymışız
zaten- esmer, zayıf, güleç, zarif bir adam.
evde senden bahsedildiği ve
ağlanıldığı zamanlarda,
içeriye kaçtıysam da, bir kulağım orada
oldu hep. onları da kattım tasvirine. mavi
gömlekleri sevdiğini, günde iki kere traş olduğunu, inatçılığını,
zekiliğini ve nasıl tüm ailenin
gözbebeği olduğunu öğrendim yan odadan.
ve ölümüne yakın bana ayakkabı almak için
mağazaya girdiğinde, yürüyecek gücün
olmadığından, nasıl bir
koltuğa çöküp, tezgahtarlardan tüm çocuk
ayakkabılarını ona getirmelerini rica
edişini...
adımı koyarken de
zorlanmışsın. türk dil kurumuna gidip,
günlerce isim aramışsın bana. hatta
adım önce “alper”miş, nüfus
cüzdanımı çıkarttıktan sonra
”teoman” ismini çok beğenip,
değiştirmişsin ismimi. adımı
çok sevişim ondan.
büyüyünce öğrendim bazı detayları da.
azcık kalan paranızla halam yemek almaya
çalışırken, “n’olur sigara alalım”
deyişini, yatılı okuldan
çıktığın cumartesi günleri gezmek
yerine, yeğenini alıp cerrahpaşa’da
yatan yahya kemal beyatlı’yı ziyaret
edişini, aşık veysel ile
tanışmak için giresun’dan sivas’a
gidişini, sonradan öğrendim. aynı sana
çekmişim, böylece anladım.
ama çok kızdım sana ve tanrıya
küçükken. “niye ben?” diye sordum ona. sana da kendine
dikkat etmediğin için kızdım.
şimdi senden yaşlıyım.
öldüğün yaşı çoktan geçtim. sana ve ona
kırgınlığım da çoktan geçti
zaten.
annem geçenlerde, sakladığı bir
yerden benim büyüyüşümü kaydetmek için
aldığın 8 mm kamerayı verdi bana.
yepyeni. içinde kullanılmamış ham
filmler bile var. 38 yıldır öylece
beklemişler. ölüyor olduğun için vaktin
olmamış kullanmaya.
bir şey daha söylemek isterim. seni tanıyan
herkesin, geçen onca yıla karşın
adını söylerken sesleri titriyor ve
gözlerinde hep bir sevgi ve buğu var. azcık
zamanda herkesin kalbine girmiş ve
çıkmamışsın.
ölerek beni çok üzdün ama, böyle bir adam
olduğun için hep gurur duydum seninle.
beni tanısan, sen de gurur duyardın ,
eminim.
varlığınla ve yokluğunla beni
var ettiğin için teşekkürler. nur içinde yat.
2 muhalefet:
yazının harikalığını tasvir edecek kelime bulamadım.. paylaştığın için teşekkürler. Teoman'a saygım 8946436748 kat daha arttı. :)
teoman bambaşkadır yaa:)
Yorum Gönder