8 Temmuz 2010 Perşembe

Teoman'dan Babasına






Bir şarkın da kötü olsun be, diye dinlenmeye başlanır Teoman bir süre sonra. 
Hissettire hissettire söyler şarkısını.




Ama Teoman'ı şarkılardan çok kadınlara yakıştıştırırsınız. Çapkınlıklarıyla hatırlarsınız.  Ben, bir de bunu okuyun Teoman'ı yeniden şekillendirin kafanızda, derim:





bir çocuk iki yaşındayken babası 
ölmüşse , onunla ilgili anıları 
varlığıyla değil, yokluğuyla 
ilgili oluyor. 
yine de iki tane anı parçacığı 
kalmış bende. birinde ben 
gece yarısı uyanmışım, sen 
koşup kucağına alıyorsun beni; 
diğerindeyse salonda hazırlanmış 
bir yatakta bitkin yatıyor ve sürekli 
öksürüyorsun. ikişer saniyelik iki 
hatıra. 
anı niyetine kalan bir kaç kitap var yine de. ve 
bir de; almaya başladığın meydan 
larousse fasikülleri. büyüyünce çok işime 
yarayacağını söylemişsin anneme. 
senden sonra biz biriktirdik, 12 cilt oldular. 
evde bıraktığın hüzün, senin 
nasıl biri olduğunu sormaktan 
alakoyduğu için beni, ben de onları okudum 
ilkokula başlar başlamaz. bergman’ın 
”yedinci mühür”ü, goethe’nin “faust” u, senin 
yüzünden yedi yaşımda girdiler 
hayatıma. anladığımı 
sanmıyorum o yaşta, ama amaç seni 
tanımaktı nasılsa. 
bir de resimlerine baktım hep. şimdi benim 
boylarımda-aynı boydaymışız 
zaten- esmer, zayıf, güleç, zarif bir adam. 
evde senden bahsedildiği ve 
ağlanıldığı zamanlarda, 
içeriye kaçtıysam da, bir kulağım orada 
oldu hep. onları da kattım tasvirine. mavi 
gömlekleri sevdiğini, günde iki kere traş olduğunu, inatçılığını, 
zekiliğini ve nasıl tüm ailenin 
gözbebeği olduğunu öğrendim yan odadan. 
ve ölümüne yakın bana ayakkabı almak için 
mağazaya girdiğinde, yürüyecek gücün 
olmadığından, nasıl bir 
koltuğa çöküp, tezgahtarlardan tüm çocuk 
ayakkabılarını ona getirmelerini rica 
edişini... 
adımı koyarken de 
zorlanmışsın. türk dil kurumuna gidip, 
günlerce isim aramışsın bana. hatta 
adım önce “alper”miş, nüfus 
cüzdanımı çıkarttıktan sonra 
”teoman” ismini çok beğenip, 
değiştirmişsin ismimi. adımı 
çok sevişim ondan. 
büyüyünce öğrendim bazı detayları da. 
azcık kalan paranızla halam yemek almaya 
çalışırken, “n’olur sigara alalım” 
deyişini, yatılı okuldan 
çıktığın cumartesi günleri gezmek 
yerine, yeğenini alıp cerrahpaşa’da 
yatan yahya kemal beyatlı’yı ziyaret 
edişini, aşık veysel ile 
tanışmak için giresun’dan sivas’a 
gidişini, sonradan öğrendim. aynı sana 
çekmişim, böylece anladım. 
ama çok kızdım sana ve tanrıya 
küçükken. “niye ben?” diye sordum ona. sana da kendine 
dikkat etmediğin için kızdım. 
şimdi senden yaşlıyım. 
öldüğün yaşı çoktan geçtim. sana ve ona 
kırgınlığım da çoktan geçti 
zaten. 
annem geçenlerde, sakladığı bir 
yerden benim büyüyüşümü kaydetmek için 
aldığın 8 mm kamerayı verdi bana. 
yepyeni. içinde kullanılmamış ham 
filmler bile var. 38 yıldır öylece 
beklemişler. ölüyor olduğun için vaktin 
olmamış kullanmaya. 
bir şey daha söylemek isterim. seni tanıyan 
herkesin, geçen onca yıla karşın 
adını söylerken sesleri titriyor ve 
gözlerinde hep bir sevgi ve buğu var. azcık 
zamanda herkesin kalbine girmiş ve 
çıkmamışsın. 
ölerek beni çok üzdün ama, böyle bir adam 
olduğun için hep gurur duydum seninle. 
beni tanısan, sen de gurur duyardın , 
eminim. 
varlığınla ve yokluğunla beni 
var ettiğin için teşekkürler. nur içinde yat.

2 muhalefet:

Sam Scarlet dedi ki...

yazının harikalığını tasvir edecek kelime bulamadım.. paylaştığın için teşekkürler. Teoman'a saygım 8946436748 kat daha arttı. :)

büyük balık dedi ki...

teoman bambaşkadır yaa:)

Yorum Gönder