9 Ağustos 2010 Pazartesi

Bo(ş/k)luk

Çıkar kalbini o zaman derin dondurucudan bir kaç saate kalmaz çözülür buzu, dedi.
Sanki kanım donmuştu damarlarımda, pompalamıyordu artık kalbim. Heyecan, neşe, üzüntü, korku.. tüm duygularımı ruhumdan bedenime taşıyan hormonlarım taşınamıyordu, karışamıyordu kana. Hipotalamusum iflas etmişti, çok yorulmuştu çünkü artık ve sonunda da geberip gitmişti.

Bu hayatı renklendirmek için ne yapmak lazımdı? Kessem damarlarımı akar mıydı kan? Kırmızı ne iyi gelirdi şimdi.




Yoksa bir kadeh şarap daha iyi bir fikir miydi ? Evet evet, kesinlikle.


İçmesem ama, doldursam ağzıma sonra da yavaş yavaş tükürsem. Süzülse kırmızı kırmızı da ben şarabı ziyan ettiğim içi üzülsem.



Hipotalamusum yeniden çalışsa, kalbim tekrar kan pompalasa, duygularım bana geri gelse, hayata dönsem. Üzerimdeki ölü toprağına iyi gözle bakmayı becerebilsem de miss gibi kokusunu duyabilsem.

Hayatı filmlerle yaşamak, hayatın bana gelmesini beklemek yerine hayatı peşimden sürüklesem...

0 muhalefet:

Yorum Gönder